Yaşam boyu hayatımızda yer edinen insanların, onlarla kurulan ilişkilerin, anıların, mekanların kaybedilmesi ‘’var olmak’’ ile ilgilidir. Bu varlık hali de ölüm ile yitirilmektedir.
Her kayıp yaşantısı ölüm içermemektedir.
Evlilik birliğinin sonlanması, hastalık sürecinin atlatılması, romantik ilişkinin bitmesi, terfi etmek ve hatta yeni bir yaşam ifadesi olan doğum süreci dahi içerisinde ölüm barındırmayan yaslar arasındadır. Görüldüğü gibi toplumsal ya da bireysel olarak olumlu olarak algılanan çoğu yaşantıda da yas tepkileriyle karşılaşılmaktadır.
Gerçekleştirilen bir araştırmaya göre (Cesur & Başbuğ, 2017) genç yetişkinlik döneminde partneri ile romantik ilişkisi sonlanan katılımcılarda ortaya çıkan psikolojik belirtilerinin, ikinci dereceden akraba ölümüne göre daha fazla olduğu ortaya konulmuştur. Toplum tarafından kabul görmeyen bu yas süreci mahrum edilmiş yas sürecini karşımıza çıkarmaktadır.
Kronik ve ölümcül olabilen hastalıklar da kendilik, statü, fiziki işlev gibi kayıplara yol açmaktadır. Bu kayıp süreci sadece hasta tarafından değil hasta yakını tarafından da deneyimlenmektedir. Hastalığa bağlı yaşanan kayıp yasları toplum ya da yakın çevre bakımından fark edilmeyebilir, kabul edilmeyebilir. Dolayısıyla kanser, demans gibi hastalığa sahip birey ve yakınlarında da mahrum edilmiş yas karşımıza çıkmaktadır. Hasta yakınları bu yas süreci fark edilmediğinde ya da önemsenmediğinde değersizlik, önemsizlik, hayal kırıklığı gibi duygular yaşayabilmekte; sosyal olarak geri çekilebilmektedir. Cinsel istismar mağdurlarında örneğin güven, masumiyet, adalet, kontrol kaybı sebebiyle yas süreci yaşanmaktadır. Maddi kayıplar, iş kaybı, ev kaybı gibi durumlar da bir yas süreci başlatmakta ancak ölüm içermediği için çevre tarafından fark edilememekte; mahrum edilmiş yası başlatmaktadır.
Kayıp deneyimleri, ölüm içerip içermemesi fark etmeksizin güçlü duygular uyandırmaktadır. Bu noktadaki farklılık toplum tarafından fark edilmemesi, kabul edilmekte zorlanılması ve hafife alınması yönüyle karşımıza çıkmaktadır. Yas, her türlü kayıp ve yitime karşı verilen tepkilerdir. Ucunda ölüm olmasa da yas var.
Nur Evşan Demiray, Uzman Klinik Psikolog
Suadiye Psikolog
Bostancı Psikolog
Ataşehir Psikolog
Caddebostan Psikolog
Erenköy Psikolog
Bağdat Caddesi Psikolog
Kadıköy Psikolog
Psikolog Randevu
Duyguları ifade etmeyi, kişinin içsel duygu durumlarını başkalarına iletebilmek için yüz, ses ve beden hareketlerini kullanma
Weshcler Çocuklar için Zeka Ölçeği-IV (WISC-IV) bireysel olarak uygulanan ve 6 yaş 0 ay ile 16 yaş 11 ay yaş aralığındaki
Duygularımız, bizlerin ihtiyaçlarımızı, amaçlarımızı, hayatta kalabilmemizi ve çevremizle uyumlanabilmemiz için olaylar
Yaşam boyu hayatımızda yer edinen insanların, onlarla kurulan ilişkilerin, anıların, mekanların kaybedilmesi ‘’var olmak’’
Moving into a different country is thriving, adventurous and exciting at first. But some of us struggle after a while, because we lose or have limi
Stres, günlük hayatımızın bir parçasıdır ve farklı seviyelerde etkileri olabilir. Fiziksel, zihinsel
Hepimiz, hayatımızın belli dönemlerinde bazı engelleri aşabilmek ile ilgili kaygı yaşamışızdır. Öğrencilik y
Deprem Korkuları ve Yüzleşme Üzerine
Deprem korkuları, özellikle deprem riski yüksek olan bölgelerde yaşayan ins
Varoluşçu Psikoterapi, temelinde birçok felsefi yaklaşımı barındıran, çağdaş yaşamı