Hepimiz, hayatımızın belli dönemlerinde bazı engelleri aşabilmek ile ilgili kaygı yaşamışızdır. Öğrencilik yaşantısında da aşılması gereken ve bireyi bir üst basamağa götürecek engellerden biri de sınavlardır. Yeterince hazır olduğumuzu düşünmediğimizde, sınav anında neler yapacağımızı bilmediğimizde ve sınav sonrasına dair olumsuz düşünceler zihnimizi zorlamaya başladığında durum içinden çıkılamaz hale gelebilir. Hepimiz belirsizliğe tahammül etmekte zorlanırız ve zorlandığımız zamanlarda da özellikle kaygı, korku, stres gibi pek çok duygu deneyimleriz. Sınav temalı yaşadığımız stresi de ‘’Sınav Kaygısı’’ olarak adlandırıyoruz.
Sınav, performans ve sorumluluk gerektirdiği için küçük yaşlardan itibaren kaygıya neden olabilmektedir. Bu aşamada sınavın kendisi kaygı sebebi olabildiği gibi kişinin sınav ile ilgili düşünceleri de kaygıya yol açabilmektedir. Özellikle ulusal çapta yapılan elemeye yönelik sınavlar öğrencilerin en zorlandığı kısım olarak değerledirilir. Rekabetin boyutu arttıkça sınava atfedilen değer de artacağından stres ve endişe yaşanması da normal karşılanmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta kaygının ne zamandan itibaren zarar veren bir yapıya dönüştüğüdür. Bir miktar kaygının olumlu etkisinin olduğu pek çok araştırma ile gösterilmiştir. Her alanda olduğu gibi gereğinden fazla ya da az bir kaygı ile karşı karşı karşıya kalındığında profesyonel destek almak yerinde olacaktır. Peki kaygının yeterli miktarının nasıl bilebiliriz? Sınav ile ilgili gerçekçi olmayan görüşler gelişmeye başlamışsa, ailenin ve çevrenin sınav ile ilgili beklentileri ve baskısı artmaya başlamışsa, sınav gelecekteki yaşantının tek anahtarı olarak görülmeye başlanmışsa, ders çalışmaya ayrılan zaman azalmaya başlamışsa, ders çalışma yerine mantıklı sebepler bularak erteleme davranışı ortaya çıkmaya başlamışsa, odaklanma sorunları ortaya çıkmaya başlamışsa, huzursuzluk,sinirlilik, panik hali, tedirginlik, ağlama nöbetleri, depresif duygudurum gibi duygusal sorunlar kendini göstermeye başlamışsa, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, mide problemleri, uyku sorunları, iştah sorunları gibi fizyolojik belirtiler ortaya çıkmaya başlamışsa sınava dair kaygının bireyin günlük yaşantısını aksattığını söyleyebiliriz.
Peki bu belirtiler ortaya çıktığında neler yapılmalıdır? Kaygıyı başarılı bir şekilde yönetebilmek için nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri, dikkati yoğunlaştırma etkinlikleri bireyin hayatına dahil edilmelidir. Öncelikle kaygıyı kontrol altına alma ile ilgili yapılacaklardan sonra spesifik olarak sınava dair neler yapılacağı ile ilgili çalışılmalıdır. Bireyin sınav ile ilgili düşünceleri ve inançları belirlenip bunların gerçekçiliği sorgulanmalıdır. Sınav kaygısı ile çalışırken mutlaka 3 aşama dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Sınav öncesi yapılması gerkenler (çalışma alışkanlıkları, yeme ve uyku düzeni, zaman yönetimi vb.) sınav anında yapılması gerekenler ( sınav tekniklerini uygulamak, düşüncelere karşı gelmek, motive edici konuşma ya da görselleri hatırlamak vb.) ve sınav sonu yapılması gerekenler ( keyif ve zevk veren aktiviteler ) devreye alınarak bireyin kendisine, muhtemel senaryolara karşı hazırlıklı olduğu mesajını vermesi önemlidir.
Sınav kaygısı ile çalışırken bütüncül bir şekilde ilerlenmeli ve mutlaka aile de mücadele alanına davet edilmelidir. Öğrencinin zorlandığı zamanlarda destek alacağı ve kendisini anlayabilen bir ailesi var ise kendini daha güçlü hissedecektir. Ailenin de süreçten ve yapılan çalışmalardan haberdar olması hatta katkıda bulunması güvende hissettireceğinden öğrencinin kaygısının azalmasına yardımcı olacaktır. Zorlandığı zamanlarda kendisine el uzatılan ve destek olunan bir bireyin psikolojik sağlamlığının artacağından hareketle aile ve çevredeki kaynaklar da çalışmalara katılmalıdır.
Unutmayın ki ‘’Yarınlar yorgun ve bezgin insanlara değil, rahatlarını terk edebilen gayretli insanlara aittir.’’
Bağdat Caddesi Psikolog arayışlarınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.